İstanbul Halkındır, Direnenlerindir, Bizimdir demek için 22 Aralık'ta Kadıköy'de Buluşuyoruz!



BİZ İSTANBUL HALKIYIZ, ŞEHRİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ!

BİRLEŞMEK, ÖRGÜTLENMEK İÇİN

22 ARALIK’TA KADIKÖY’DE BULUŞUYORUZ!




Para ve iktidar hırsıyla yanıp tutuşanlar, siyasi iktidarlarıyla, yerel yönetimleriyle İstanbul’u mahalleleri, meydanları, ormanları, tarihi ve kültürüyle alınıp satılan bir mal gibi pazara sürdüler. Hukuksuz yasaları, olağanüstü yetkili bakanlıkları, kolluk kuvvetleri, dozerleri ve iş birlikçi yerel yönetimleriyle İstanbul şehrini kuşatıp can pazarına çevirdiler. Mahallelerimizi emlak şirketlerine ve TOKİ’cilere; ormanlarımızı çılgın projelere ve lüks konut sitelerine; meydanlarımızı ve ortak tarihsel değerlerimizi AVM’lere peşkeş çektiler. Depremini bekleyen İstanbul şehrini deprem güvenliğini yok sayarak büyük inşaat şirketlerinin şantiye sahasına dönüştürdüler. Ulaşımdan sağlığa bütün temel haklarımızı paralı hale getirdiler. İçinden deniz geçen İstanbul şehrinde özel araç sahipliğini teşvik edip, İstanbul’u trafik cehennemine dönüştürdüler. Taşeronların güvencesiz çalışma koşullarında her gün yeni bir canımızı iş cinayetlerine kurban ettiler. Tepeden inme kararlarla şirket gibi yönetilen yerel yönetimlerle yaşam alanlarımızı, emeğimizi, doğamızı yağmaladılar.



Şehrimize, mahallemize, parkımıza, suyumuza, ormanımıza, tarlamıza, bostanımıza yönelik bu açık ve organize saldırı tüm hızıyla sürüyor. Zenginler için soylulaştırılarak sermayeye pazarlanan, muktedirlerin tepeden inme kararlarıyla yönetilerek bütün doğal ve kentsel eşikleri zorlanan İstanbul şehri can çekişiyor. İstanbul şehriyle birlikte, İstanbul halkı da parça parça ve hep birlikte, geri dönüşsüz bir insani yıkıma sürükleniyor. İnsanca, güvenli, güvenceli ve sağlıklı bir şehirde yaşama hakkımız; kent ve kentli haklarımız; kendi hayatlarımızla ilgili söz ve karar hakkımız; insanlık onurumuz yok sayılıyor.



İstanbul’da yaşayanlar olarak Artık Yeter! İstanbul Bizimdir diyoruz! Yaşamımızın her alanına, kazanılmış haklarımıza ve insanca yaşama olanaklarımıza yönelik bu saldırılar karşısında İstanbul halkına saygı gösterilmesini isteyerek ayağa kalkıyoruz. Geri dönüşü olmayan bu kentsel, doğal ve insani yıkıma karşı yıllardır parça parça yürüttüğümüz mücadeleleri birleştirmek; artık bu biçimde yönetilmek istemediğimizi haykırmak için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

Ormanlarımızın rant uğruna talan edilmesine; İstanbul ormanlarının ve su havzalarımızın 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi şehre ve halka hiçbir yararı olmayan emlak odaklı, çılgın, vahşi projelere; madencilik ve su şirketlerine kurban edilmesine hayır demek; sadece insanın değil ormanların, ağaçların, hayvanların, börtü böceğin yaşam hakkı için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

Betona dönüştürülmek istenen bostanlarımıza; yok edilen tarım arazilerimize; bidonlarla, şişelerle, ön ödemeli sayaçlarla alınıp satılan bir mal haline getirilen suyumuza sahip çıkmak için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

“Afet Yasası” denilen afetle müteahhitlere ucuz arsa sağlamak ve inşaat sektörünü ayakta tutmak için yıkılmak istenen evlerimize, mahallelerimize sahip çıkmak; “riskli alan” gerekçesiyle kurulu düzenlerimizin yerle bir edilmesine; şehrin dış sınırlarına sürgün edilmeye, borçlandırılmaya; evimizi ve yaşam alanlarımızı kaybetme korkusuyla uykusuz kalmaya hayır demek için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

2-B Yasası ile kentlerdeki emekçilerin 40 yıldır barındıkları evlerinin ve ağaç dikip domates biber ektikleri bahçelerinin;  kırdaki emekçilerin atadan dededen kalma tarlalarının ve çayırlarının fahiş “2B Rayiç Bedelleri” üzerinden pazarlanmasına; bu bedeli ödeyemeyenlerin evlerinden, mahallelerinden, tarlalarından sökülüp atılmasına, sürgün edilmesine hayır demek için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

Tarihi, arkeolojik sit alanlarımıza, kültürel değerlerimize, hafıza mekânlarımıza keyfi uygulamalarla geri dönüşsüz zararlar verilmesine, eşsiz tarihi mirasımızın sorumsuzca yok edilmesine hayır demek için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

Okullarımızın, hastanelerimizin, sinemalarımızın, tersanelerimizin, garlarımızın otel ve AVM yapılmak için satılmasına; kamusal alanlarımızın, parklarımızın, meydanlarımızın özelleştirilmesine; sahillerimizin doldurularak yağmalanmasına, koylarımızın marinalaştırılmasına hayır demek için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.

Tüm bilimsel uyarılara rağmen, otomobil ve petrol tekellerinin çıkarları uğruna, toplu ulaşım, raylı ve deniz ulaşımı yerine, inatla, trafiği arttırdığı kesin olan yeni kara yollarına yatırım yapanlara dur demek için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz.



Biz İstanbul halkı, artık ayağa kalkıyoruz! Yıkıma sürüklenen şehrin yoksul mahallelerinden harekete geçiyoruz. İstanbul’un kuzey ormanlarını savunarak mücadeleyi büyütüyoruz. Parklara, meydanlara, bostanlara, çayırlara kurduğumuz forumlarda “İstanbul bizimdir diyoruz”. Haydarpaşa’dan, Cevizli’den, Haliç’ten, Ataköy’den yükselen seslerimizi birleştiriyoruz.

Biz İstanbul halkı, artık ayağa kalkıyoruz! Kendi çıkar ve hırsları yüzünden İstanbul şehrini bütün değerleriyle sindirmek ve köleleştirmek isteyenlere karşı Gezi İsyanımızla başlattığımız uyanışımıza, yürüyüşümüze devam ediyoruz. Gezi Parkı’nı direnerek kazandık; şimdi İstanbul’a sahip çıkmak için onurla, isyanla, düşle, yürekle yürüyoruz. Ethem’le, Ali’yle, Ahmet’le, Ferit’te, Mehmet’le, Abdocan’la, Medeni’yle paylaştığımız insanla, doğayla barışık; yaşam alanlarımız ve geleceğimiz hakkında söz ve karar sahibi olduğumuz demokratik bir kentte ve ülkede eşit biçimde yaşama talebimizi yükseltiyoruz.

“Bir şehir nedir ki, içinde yaşayanlardan başka?” İstanbul şehrini, kibirle ve parayla kuşatan;  zor ve zorbalıkla terbiye etmeye kalkan sermaye iktidarına karşı, biz İstanbul halkı, onurla ve umutla ayağa kalkıyoruz, şehrimizi haramilere terk etmiyoruz! Taksim’den Kartal’a, Gülsuyu’ndan Kuşdili Çayırı’na, Alemdağ’dan Ümraniye’ye, Fener-Balat’tan Okmeydanı’na, Sarıyer’den Kanarya’ya, Gümüşdere’den Beykoz köylerine, Gaziosmanpaşa’dan Güzeltepe’ye, dört bir yandan, bu şehrin yaşayanları, asıl sahipleri olarak birleşmek, örgütlenmek ve dayanışmak için 22 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz. 



YAŞAMIMIZIN VE ŞEHRİMİZİN YAĞMALANMASINA KARŞI  AYAKTAYIZ, BİRLİKTEYİZ!

İSTANBUL HEPİMİZİN; “BİZİM İSTANBULUMUZU” BİRLEŞEN ELLERİMİZLE YARATACAĞIZ!

*FORUMLAR ARASI KENTSEL DÖNÜŞÜMLE MÜCADELE ÇALIŞMA GRUBU  *KENT HAREKETLERİ *KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI  *2-B HAK SAHİPLERİ PLATFORMU *ABBASAĞA FORUMU *AVCILAR GEZİ DAYANIŞMASI *ARKEOLOGLAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ *BAĞIMSIZ HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ AKTİVİSTLERİ *BAKIRKÖY DAYANIŞMASI VE HALK MECLİSİ *BÜYÜKDERE FORUMU *CEVİZLİ TEKEL DAYANIŞMASI *ÇEKMEKÖY HALK MECLİSİ *DEVRİMCİ DEMOKRAT ORMAN MÜHENDİSLERİ *ENGELLİ HAKLARI ATÖLYESİ *ETİLER FORUM *GÖZTEPE GEZİ DAYANIŞMASI *GÜLSUYU-GÜLENSU GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ *HALİÇ DAYANIŞMASI *HALKIN MÜHENDİS MİMARLARI *HAYDARPAŞA DAYANIŞMASI *İMECE TOPLUMUN ŞEHİRCİLİK HAREKETİ  *İSTANBUL KENT VE BARINMA HAKKI MECLİSİ  *İ.Ü. ARKEOLOJİ KORUMA ve ONARIM SANAT TARİHİ ÖĞRENCİLERİ  *İTÜ FORUMU *KARADENİZ İSYANDADIR PLATFORMU *KARTAL DAYANIŞMASI*KENT VE DEMOKRASİ PLATFORMU* KOCAMUSTAFAPAŞA DAYANIŞMASI *KOCATAŞ MAHALLESİ GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ *KUŞDİLİ PLATFORMU *MAYISTA YAŞAM KOOPERATİFİ *MÜŞTEREKLER *OKMEYDANI DAYANIŞMASI *ÖZGÜRLÜK PARKI FORUMU *PANGEA EKOLOJİ *PENDİK BOSNA PARKI DAYANIŞMASI *POLİTEKNİK *SARIYER MADEN MAHALELLESİ DERNEĞİ *SEYYAR FORUM *SİTE ve ESENEVLER MAH.YARDIMLAŞMA ve DAYANIŞMA DERNEĞİ *SOSYAL HAKLAR DERNEĞİ *TAKSİM PLATFORMU *TAKSİM GEZİ PARKI KORUMA VE GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ *TARLATABAN KOLEKTİFİ *TATAVLA DAYANIŞMASI *TOPLUMCU MÜHENDİSLER VE MİMARLAR MECLİSİ  *YAKACIK DAYANIŞMASI *YEDİKULE BOSTANLARINI KORUMA GİRİŞİMİ *YELDEĞİRMENİ DAYANIŞMASI *YENİKÖY FORUMU *YEŞİL ÖFKE *YEŞİLDERE KÜLTÜR DERNEĞİ *YILDIZ TABYA BARINMA HAKKINI KORUMA DERNEĞİ *YOĞURTÇU PARK FORUMU *AKA-DER *BTS GENEL MERKEZİ *ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ *DEVRİMCİ PROLETARYA *DÖDEF *EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ *EMEKLİLER DAYANIŞMA SENDİKASI *HALKEVLERİ *HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ *HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ *HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ *İŞÇİ MECLİSİ *SINIFSIZ DERGİSİ *TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PARTİ GİRİŞİMİ




DÜN GEZİ, GÜLSUYU BUGÜN ODTÜ: Kentsel Tecavüzlere Karşı Yaşam Alanlarımızı Savunmalıyız




 DÜN GEZİ, GÜLSUYU BUGÜN ODTÜ: Kentsel Tecavüzlere Karşı Yaşam Alanlarımızı Savunmalıyız...

Yaşam alanlarımız mevcut siyasi iktidar aklının tüm kurumları tarafından ciddi bir tehdit altında. Bu akıl karanlık, intikamcı yüzünü daha önce Gezi Parkı’nda olduğu gibi bu kez de ODTÜ’de ve yine gaz-toz-duman arasında gösterdi. 

ODTÜ'de yol açma bahanesi ile yaşanan ve halen yaşanmakta olan şey bir “kentsel tecavüz” vakasıdır. Gece karanlıkta, gözlerden uzakta, kalabalık ve alelacele yapılmıştır. Üstelik bu tecavüze bir bedel dahi biçilmeye çalışılmıştır. Yol yapılmaya çalışılan ve binlerce ağacı bir gecede yok edilen alan bir üniversitenin kampüs alanıdır ve hiç bir iktidarın keyfi ve hoyrat uygulamalarının nesnesi olmamalıdır.

Mevcut siyasi iktidar aklının bir diğer hedefi ise “üniversitelerin özerkliği fikri”dir. Bu ise üniversitenin nesnel olmayan üretimlerinin olduğu kadar sahip olduğu fiziksel varlıklarının da özerkliğidir. Bu anlamıyla ODTÜ kampüsüne yapılmakta olan müdahale aynı zamanda Türkiye üniversitelerinin özerkliği fikrinden elimizde ne kaldiysa ona yapılmaktadır.

Özetle, uygulanan gerilim politikaları devlet şiddetini normalleştirirken, buna karşı duruşları kriminalize etmekte ve marjinallik söylemi ile toplumdan yalıtmaya çalışmaktadır. ODTÜ ise üzerine yapıştırılmaya çalışılan “modern eşkıya” yaftası ile bu sürecin dışında değildir. 
Bu gidiş tersine çevrilmelidir. Yaşam alanlarımızda uygulanan devlet şiddeti olağandışı ve kabul edilemez, bu şiddete karşı durmak ve direnmek ise olağan ve vatandaşlık hukukundan gelen doğal haktır. 

Bizler üniversitelerin özerkliği fikrini tümden ayaklar altına alan, kentsel tecavüze bedel biçen, şiddetini normalleştirip buna karşı durmayı kriminalize eden mevcut siyasi iktidar aklının ve bu akla bir alternatif oluşturma kapasitesinden yoksun güncel kurumsal siyaset anlayışının çıkmaz sokak olduğunu görüyor ve karşı çıkıyoruz. Tüm bunlardan azade yeni dillerle ve yeni yaşam pratikleriyle mümkün kılınacak bir yol arayışına olan inancımızı yineliyoruz.

SeyyarForum
GEZIniyoruz NYC
Ottawa Gezi Platformu


After GEZI PARK and GULSUYU the struggle continues at METU: Let’s protect our urban habitat against violation and abuse!

Our living spaces are perpetually threatened by all institutions of the governing political logic. Not long ago, this logic had shown its dark and revanchist face through the clouds of tear gas during Gezi and it’s now re-surfacing on bumpers of bulldozers destroying the Middle East Technical University (METU) campus, one of the few remaining green spaces of Ankara.

What is being presented as a simple re-routing of an expressway is in fact a violent intrusion into the lives of the local communities and devastation of urban space. The illegal destruction started hastily in the dark of the night, barred from public attention and access. What’s worse, the municipality tried to shut down the protests by putting a price tag on the destruction of green space. The area where thousands of trees were destroyed overnight for the road construction is the campus of the University and should have never become the object of any arbitrage and such vulgar exercise of any political power.

This intrusion, orchestrated by the governing political logic, directly targets the very idea of university autonomy. It encompasses the immunity of the material assets of universities as well as their intellectual capacity. In this sense, the violation of the METU campus is also an assault on what’s left of the notion of university autonomy in Turkey. 

In Turkey, the politics of escalation normalizes state violence as it criminalizes and marginalizes the opposition in an attempt to isolate it from the society. METU, currently stigmatized as “modern bandits standing in the way of the government” is the epiphany of the marginalization process. This has to come to an end. The state’s violation of our living space is neither ordinary nor acceptable; to oppose and resist such violence is an inalienable human and civil right.

Hereby, we oppose the governing political logic that crushes the autonomy of universities in its entirety, puts a price tag on urban devastation, normalizes state inflicted violence and marginalizes opposition. At the same token, we also protest the current form of institutional politics that is incapable of opening up alternative avenues. Above all, we firmly believe in the search for a new path that can only be achieved through new languages and new life practices.

SeyyarForum
GEZIniyoruz NYC
Ottawa Gezi Platfom


“YENİ BİR YEREL YÖNETİME DOĞRU BEYOĞLU” “YÖNETİM, TEMSİL, KATILIM” 02



Gezi sonrası yerel yönetimlerde yeni arayışları tartışıyoruz.  Davetli katılımcılar Gülseren ONANÇ ve Tarkan KONAR ile birlikte, Okmeydanı’ndan  Haliç’e, Tophane’den Taksim’e kadar Beyoğlu’nu konuşuyoruz.


Seyyar Forum*, yerel seçimler öncesi “yönetim, temsil, katılım” başlıklı toplantılar dizisinin ikincisini “Yeni Bir Yerel Yönetime Doğru Beyoğlu” başlığı ile düzenliyor.

Toplantıya katılımınızı bekleriz.







Yer:        Tütün Deposu / Tophane

Tarih:    04.09.2013 19:00-21:00




AZADÎ CİHEKÎ SERDESTÊ XEYALÊN ME YE



Em  rojên  xweş  dibînin…    

Bi  rastî  ev  toz  û  dûmana  ku  em  dibînin,  belavbûna  ewrekî  îlluzyonê  ya  
kambax  e  ku  tevî  hemû  tirs  û  bendên  xwe  yên  ku  afirandibû,  belav  
dibe  diçe.  Ev  tiştê  vî  ewrî  belav  dike  ne  bayên  îlluzyonê  yên  nû  ne,  
şiyarbûna  kes  û  komên  piçûk  û  bêdawî  ne.    

Ev  şiyariya  ku  hem  li  ser  me  û  hem  jî  ji  bo  yên  din  pêk  tê  helbet  bê  êş,  ji  
nedî  ve  û  di  carek  de  dê  nebe.  Lê  belê  ew  kelheyên  tirsê  û  zimanê  li  ser  
wan  ava  bûye  ku  ji  jiyanê  re  wekî  yek  îmkanek  hatibûn  nîşandan  dest  
bi  hilweşînê  kiriye.  Cih,  rê  û  gotinên  ku  dane  rû  didin  nîşan  ku  ev  asta  
ku  em  gihaştinê  ne  qabil  e  û  bê  mane  ye  ku  bi  paş  ve  vegere.    
Êdî  em  natirsin  ku  li  ser  guherînê,  guherandinê  û  li  ser  jiyaneke  hevpar  
bifikrin.  Êdî  li  peşiya  me  pêleke  wisa  heye  ku  em  ê  bê  etlebûn  û  tawîz  
dengên  xwe,  bedenên  xwe,  warên  xwe,  kuçe,  av,  ax  û  bajarên  xwe  
biparêzin.    

Forma  Gerok  bi  destê  kesên  li  Parka  Geziyê  derketibûn  kolanan  û  
piştrê  rastî  hev  bûbûn  û  venegeriyabûn  malên  xwe,  û  gava  ku  
vegeriyanbûn  jî  ditibûn  ku  malên  wan  ne  malên  berê  ne  ava  dibe.  
Forum  kollektîvekek  ji  bo  li  ser  zimanên  nû,  cih  û  rêyên  xebatên  bi  hev  
re  ya  vê  pêla  nû  ye.        
  
“Emê  yan  rêkê  nû  bibînin,  yan  rêkê  nû  vebikin.” Hannibal   

“YÖNETİM, TEMSİL, KATILIM” 01 TOPLANTI DAVETİ



Seyyar Forum*, yerel seçimler öncesi “yönetim, temsil, katılım” başlıklı toplantılar dizisinin ilkini siyasetçilerin katılımı ile düzenliyor.
Toplantıya katılımınızı bekleriz.

Yer:        Tütün Deposu / Tophane
Tarih:    21.08.2013 19:00-21:00

Davetli Katılımcılar
Binnaz Toprak                   İstanbul MV.
Sebahat Tuncel                 İstanbul MV.
Melda Onur                       İstanbul MV.
Hasip Kaplan                     Şırnak MV.